Meme ağrısının kanserle ilişkisi çok azdır. Meme kanseri olan hastaların %5’inden azında meme ağrısı olmaktadır. Ancak, nadir de olsa meme kanserine ağrı da eşlik edebileceğinden, meme ağrısı olan her hastanın doktor muayenesi ve meme görüntüleme tetkikleri ile değerlendirilmesi önerilir.
DevamıMeme kanseri 20 yaşından önce oldukça nadir görülür. Yirmi yaşından itibaren her ay kendi kendine meme muayenesi ve 1-3 yılda bir doktor muayenesi, 40 yaşından itibaren ayda bir kendi kendine muayenesinin yanında, yılda bir kez doktor muayenesi ve mamografi çektirilmesi önerilir. Kadının taşıdığı risk faktörlerine göre muayene ve tarama sıklığı ile yöntemi değişebilir.
DevamıMeme hastalarının büyük çoğunluğunda şikayet, yeni ortaya çıkan bir kitledir. Neyse ki, memede saptanan kitlelerin çoğu iyi huyludur ve meme kanseri yeni meme kitlelerinin yalnızca %10 unda teşhis edilir. Memesinde kitle (şişlik, sertlik, topaklık) fark eden her kadının, gecikmeden mutlaka bir genel cerraha başvurması gerekir.
DevamıMamogram, memenin röntgen filmidir. Mamografi de bu görüntüleme işleminin adıdır. Doktorlar meme kanserinin erken belirtilerini araştırmak için mamografi kullanırlar. Düzenli mamogramlar meme kanserini erkenden, bazen de hissedilmeden üç yıl öncesine kadar tespit edebilir.
DevamıYapılan araştırmalara göre; 40-80 yaşları arasındaki kadınlarda yıllık tarama dijital mamogramları, taranan 100.000 kadın başına 20-25 vakalık ölümcül meme kanseri ile ilişkili bulunmuştur (Amerika Birleşik Devletleri Ulusal Bilimler Akademisi İyonlaştırıcı Radyasyonun Biyolojik Etkileri-BEIR-VII Grubu ve Uluslararası Radyolojik Etkilerden Koruma Komisyonu-ICRP). Ancak, alınan radyasyonun bu oldukça nadir görülen riskinin yanısıra, tarama mamografisinin yaşamsal yararlarının bilinmesi de çok önemlidir.
DevamıDünyada her yıl yaklaşık 2,5 milyon kadına meme kanseri teşhisi konur ve kadınlarda kanserden ikinci ölüm nedenidir. Her 8 kadından biri yaşamı boyunca meme kanserine yakalanacak ve kanser gelişimi yaşla birlikte artacaktır. 40 yaşına gelindiğinde 69 kadından biri meme kanserine yakalanır ve bu risk 70 yaşına gelindiğinde 27 kadında 1 e yükselir. Amerika’da tarama mamografileri sayesinde yaklaşık her 4 meme kanserinden 1’i daha yayılma yeteneği olmadığı evrede (evre sıfır) yakalanabilirken, bu oran ülkemizde yaklaşık 20 kadında 1 düzeyindedir. Ve ülkemizde hala yaklaşık 100 kadından 40 ında teşhis konulduğu anda meme kanseri koltuk altı lenf bezlerine ulaşmış bulunmaktadır. Unutulmamalıdır ki, meme kanserinin ciddiyetini ve seyrini belirlemede en büyük faktörlerden biri, yıllık tarama mamografisi yoluyla erken teşhistir.
DevamıMeme kanserinin her zaman belirlenebilen somut bir nedeni yoktur. Genellikle kişinin kendisinden ve/veya dış etkenlerden kaynaklanan ve meme kanseri gelişim riskini arttıran faktörlerin bir araya gelmesiyle ortaya çıkar.
Devamı• Yaşlanmak. Meme kanseri riski yaşla birlikte artar. Çoğu meme kanseri 50 yaş sonrasında teşhis edilmektedir. • Genetik mutasyonlar. BRCA1 ve BRCA2 gibi belirli genlerde kalıtsal değişiklikler (mutasyonlar) bulunan kadınlar , meme ve yumurtalık kanseri açısından daha yüksek risk altındadır. • Adet görme yaşı. 12 yaşından önce adet görmeye başlamak ve 55 yaşından sonra menopoza girmek, kadınları hormonlara daha uzun süre maruz bırakarak meme kanserine yakalanma riskini artırır. • Yoğun meme dokusuna sahip olmak. Yoğun memelerde yağ dokusundan daha fazla bağ dokusu bulunur ve bu da bazen tümörlerin mamografide görülmesini zorlaştırabilir. Yoğun meme yapısına sahip kadınların meme kanserine yakalanma olasılığı daha yüksektir. • Kişisel meme kanseri öyküsü veya kanserli olmayan bazı meme hastalıkları. Meme kanseri geçiren kadınların ikinci kez meme kanserine yakalanma olasılığı daha yüksektir. Atipik duktal hiperplazi veya in situ lobüler karsinoma gibi kanserli olmayan bazı meme hastalıkları, daha yüksek meme kanseri riskiyle ilişkilidir. • Ailede meme veya yumurtalık kanseri öyküsü. Bir kadının annesi, kız kardeşi veya kızı (birinci derece akraba) veya anne veya baba tarafında meme veya yumurtalık kanseri olan birden fazla aile üyesi varsa, kadının meme kanseri riski daha yüksektir. Birinci derece erkek akrabasında meme kanseri olması da kadının riskini artırır. • Radyasyon maruziyeti öyküsü. 30 yaşından önce göğüs veya memelere radyasyon tedavisi gören (örneğin Hodgkin lenfoma tedavisi) kadınların ileriki yaşamlarında meme kanserine yakalanma riski daha yüksektir. • Dietilstilbestrol (DES) ilacına maruz kalma. DES, 1940 ile 1971 yılları arasında Amerika Birleşik Devletlerindeki bazı hamile kadınlara düşük yapmayı önlemek için verildi. DES alan kadınların meme kanserine yakalanma riski daha yüksektir. Hamileyken DES alan kadınların çocuklarında da meme kanserine yakalanma riski daha yüksek olabilir.
DevamıSakin bir şekilde ama vakit geçirmeden bir genel cerrah/cerrahi onkolog ile (imkan varsa meme hastalıkları konusunda deneyimli) temasa geçmeniz uygun olur. Bundan sonrası için atacağınız adımlara birlikte karar verebilirsiniz.
Devamı• Fiziksel olarak aktif olmamak. Fiziksel olarak aktif olmayan kadınların meme kanserine yakalanma riski daha yüksektir. • Menopozdan sonra aşırı kilolu olmak. Aşırı kilolu veya obezitesi olan yaşlı kadınların meme kanserine yakalanma riski, sağlıklı kiloda olanlara göre daha yüksektir. • Hormon almak. Menopoz sırasında alınan bazı hormon replasman tedavisi türleri (hem östrojen hem de progesteron içerenler), beş yıldan uzun süre kullanıldığında meme kanseri riskini artırabilir. Bazı doğum kontrol haplarının da meme kanseri riskini arttırdığı bulunmuştur. • Üreme geçmişi. İlk hamileliği 30 yaşından sonra yaşamak, emzirmemek ve hiçbir zaman tam süreli hamilelik yaşamamak meme kanseri riskini artırabilir. • Alkol içmek. Araştırmalar, bir kadının alkol tüketimi arttıkça meme kanseri riskinin arttığını gösteriyor. Ayrıca sigara içmek, kansere neden olabilecek kimyasallara maruz kalmak ve gece vardiyasında çalışmaya bağlı diğer hormonlarda meydana gelen değişiklikler gibi diğer faktörlerin de meme kanseri riskini artırabileceği öne sürülmektedir.
DevamıMeme kanseri tüm dünyada kadınlarda en sık görülen kanserdir ve her 4 kadın kanserinden biri meme kanseri olarak ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle, 40 yaşına gelmiş her kadın için yılda bir kez mamografi çektirmelerini öneriyoruz. Burada amaç, hep vurgulandığı gibi hastalığın erken yakalanıp tedavi edilebilmesidir. Bu durumda tedavi şansı yüzde doksanların üzerine çıkabilmekte ve hastalığın seyri ile ilgili kaygılar azalmaktadır. Aksi durumda, unutulmamalıdır ki meme kanseri 20-59 yaş kadınlar arasında hala kanserden en çok ölüm nedenidir.
Devamı• Memede veya koltuk altında fark edilen sertlik veya şişlikler, • Meme başından özellikle kanlı akıntı olması, • Meme başında veya derisinde çekinti • Meme derisinde kalınlaşma veya portakal kabuğu görünümü (ödem) • Meme derisinde kızarıklık, morluk, olağan dışı ağrı • Meme başında oluşan yara veya egzama benzeri görünüm • Her iki meme arasında daha önce olmayan boyut farkı gelişmesi ve asimetrik görünüm
DevamıDoktorlar sıklıkla meme kanserini bulmak veya teşhis etmek için ek testler kullanırlar. Kadınları bir meme uzmanına veya cerraha yönlendirebilirler. Bu onun kanser olduğu veya ameliyat olması gerektiği anlamına gelmez. Bu doktorlar meme sorunlarının teşhisinde uzmandır. • Meme ultrasonu. Meme içindeki alanların sonogram adı verilen resimlerini oluşturmak için ses dalgalarını kullanan bir makine . • Tanısal mamografi. Memenizde kitle gibi bir sorun varsa veya memenin bir bölgesi tarama mamografisinde anormal görünüyorsa, doktorlar tanısal mamogram çektirmenizi isteyebilir. Bu, memenin daha ayrıntılı bir röntgenidir. • Manyetik rezonans görüntüleme (MRI). Bilgisayara bağlı bir mıknatıs kullanan bir tür vücut taramasıdır. MRI taraması memenin içindeki alanların ayrıntılı resimlerini çekecektir. • Biyopsi. Bu, mikroskop altında incelemek ve daha fazla test yapmak için memeden doku veya sıvının alındığı bir işlemdir. Farklı biyopsi türleri vardır (örneğin ince iğne aspirasyonu, kalın iğne biyopsi veya açık biyopsi).
DevamıHalk arasında tümörler dişi ve erkek olarak da nitelendirilebilmektedir. Genel olarak dişi kelimesi doğurganlığı ve üreme yeteneğini temsil eder. “Dişi” tümörler başka yerlere de yayılırlar, dolayısıyla kötü huylu olup, kansere karşılık gelirler. “Erkek” diye nitelendirilen tümörlerin üreme ve yayılma yeteneği olmayıp, iyi huylu tümörler olarak düşünülürler.
DevamıYeni teşhis edilmiş bir meme kanserinde, tedavi planlaması ve hastalığın seyrinin tahmininde evrelendirme kritik bir rol oynar. Meme kanseri evre 0,1,2,3 ve 4 olarak beş farklı evrede sınıflandırılır. Bu rakamlar büyüdükçe tümörün evresi de artar. Evre arttıkça hastalığın seyri de olumsuz etkilenir. Tedaviye başlamadan yapılacak bir takım tetkiklerle; memedeki tümörün çapı, koltuk altındaki lenf bezlerine ve meme dışındaki organlara yayılıp yayılmadığına göre kanserin klinik evrelendirmesi yapılır. Eğer ameliyat edildiyseniz, ayrıca ameliyat sonrası patoloji raporundaki bulgulara göre patolojik evrelendirmeniz de yapılacaktır.
DevamıKanserinizin yaygınlığını belirlemek ve evrelendirmesini yapmak için doktorunuz, teşhis aşamasında kullandığı mamografi, meme ultrasonu gibi tetkiklerinize ek olarak, vücut taraması için bazı kan tahlilleri ile bilgisayarlı tomografi, kemik sintigrafisi ve PET tomografisi gibi görüntüleme yöntemlerine de başvurabilirler.
DevamıMeme kanseri tedavisinde kullanılan yöntemler; cerrahi tedavi (ameliyat), kemoterapi (ilaç tedavisi), hormon tedavisi, biyolojik terapi (akıllı ilaçlar) ve radyoterapi (ışın tedavisi)’dir. Meme kanserini tedavi etmek için farklı uzmanlık alanlarından doktorlar sıklıkla birlikte çalışır. Cerrahlar ameliyatları gerçekleştiren doktorlardır. Tıbbi onkologlar kanseri ilaçla tedavi eden doktorlardır. Radyasyon onkologları kanseri radyasyonla (ışınla) tedavi eden doktorlardır. Bu konuda ayrıntılı bilgi için “Meme Kanseri” başlıklı yazımıza bakınız.
DevamıTiroid bezi boynun ön-alt tarafında, nefes borusunun üzerinde her iki yanına doğru uzanan kelebek şeklinde küçük bir bezdir ve iki lobdan oluşur.
DevamıTemel görevi bazı hormonları salgılamaktır. Bu hormonlar; triiyodotironin (T3 olarak bilinir), tiroksin – (T4 olarak bilinir), kalsitonin
Devamı. Multinodüler (çok sayıda nodüllü) guatr, aynı zamanda toksik olmayan guatr (zehirsiz guatr) olarak da adlandırılır. Bazen guatr çok büyüyerek çevre doku ve organlara basıya bağlı ses kısıklığı, yutma güçlüğü, nefes darlığı, ağrı ve boyunda kötü görünüme neden olabilir. Bu durumda, hastanın nodülleri kötü huylu olmasa bile şikayetlerini ortadan kaldırmak için ameliyat gerekebilir. . İyi huylu foliküler adenomlar. “Foliküler” kelimesi, hücrelerin mikroskop altında bir grup küçük daireye benzediği anlamına gelir. Foliküler hücreler nodülün içinde bulunuyorsa bu duruma iyi huylu denir. Hücreler çevre dokuyu istila etmişse tanı kanserdir. . Tiroid kistleri sıvıyla dolu nodüllerdir. Bir nodülün hem sıvı hem de katı kısımları varsa buna konmplike nodül denir. Boyun ağrısına veya yutma güçlüğüne neden oluyorsa cerrahi olarak çıkarılmaları gerekir.
DevamıTiroid kanseri tiroid bezi hücrelerinin kontrolsüz bir biçimde çoğalmasından kaynaklanan bir kanserdir.
DevamıEn sık belirti boyunda gelişen (genellikle tiroid bezi içinde) ağrısız kitle veya şişliktir. Diğer belirtiler, hastalık ilerledikçe kitlenin büyümesiyle ortaya çıkar ve şunları içerir: . birkaç haftadan uzun süren ve açıklanamayan ses kısıklığı . iyileşmeyen boğaz ağrısı veya yutma güçlüğü . nefes darlığı . boynun başka bir yerinde oluşan şişlik
DevamıTiroid nodülü, tiroid bezinin içinde veya üzerinde oluşan bir yumrudur. Tiroid nodülleri kadınların yaklaşık yüzde 6 sında, erkeklerin ise yüzde 1-2 sinde tespit edilir; yaşlı bireylerde 10 kat daha sık görülürler, ancak genellikle farkında olunmaz.
DevamıTiroid dokusunda herhangi bir kitle tespit edildiğinde, malignite (kanser) olasılığı göz önünde bulundurulmalıdır. Tiroid nodüllerinin yüzde 95 inden fazlası iyi huyludur (kanserli değildir), ancak bir nodülün kanserli olup olmadığını belirlemek için bazı testlere ihtiyaç vardır.
DevamıTiroid bezinizde bir kitle varsa, bu mutlaka tiroid kanseri olduğunuz anlamına gelmez. Yaklaşık 20 tiroid kitlesinden (nodül) 1 i kanserlidir.
DevamıTiroid kanserinin 4 ana türü vardır. Bunlar: • papiller karsinom – bu en yaygın türdür ve 10 vakanın yaklaşık 6 sını (%60) oluşturur; genellikle 40 yaşın altındaki kişileri, özellikle de kadınları etkiler. • foliküler karsinom – 20 tiroid kanseri vakasının yaklaşık 3 ünü (%15) oluşturur ve yaşlı yetişkinleri etkileme eğilimindedir. • medüller tiroid karsinomu – teşhis edilen her 100 vakanın 5 ila 8 ini oluşturur (%5 ila %8). Diğer tiroid kanseri türlerinden farklı olarak medüller tiroid karsinomu ailesel olarak da görülebilir. • anaplastik tiroid karsinomu – tiroid kanserinin en nadir ve en agresif türüdür ve 20 tiroid kanserinden 1 inden azını oluşturur; genellikle 60 yaş üstü yaşlı insanları etkiler. Papiller ve foliküler karsinomlar, farklılaşmış (diferansiye) tiroid kanserleri olarak da bilinir ve sıklıkla aynı şekilde tedavi edilirler.
DevamıEn sık 35-39 yaş arası ile 70 yaş ve üzeri kişilerde görülür. Kadınların tiroid kanserine yakalanma olasılığı erkeklere göre 2 ila 3 kat daha fazladır. Bunun neden olduğu belli değil, ancak kadın üreme sistemiyle ilişkili hormonal değişikliklerin bir sonucu olabilir. Tiroid kanseri ülkemizde, kadınlarda meme kanserinden sonra ikinci en sık görülen kanserdir.
DevamıTiroid kanserinin kesin nedeni bilinmemektedir. Ancak bazı etkenler gelişme riskini artırabilir. Tiroid kanseri için risk faktörleri şunlardır: . iyi huylu (kanserli olmayan) tiroid rahatsızlığına sahip olmak . ailede tiroid kanseri öyküsü olması . ailesel adenomatöz polipozis olarak bilinen bağırsak rahatsızlığına sahip olmak . akromegali – vücudun çok fazla büyüme hormonu ürettiği nadir bir durum . daha önceden iyi huylu meme rahatsızlığına sahip olmak . ağırlık ve boy . radyasyona maruz kalma
Devamı. Kanda tiroid hormon testleri – tiroidin diğer iyi huylu anormalliklerini dışlamak için yapılır. . Boyun ultrasonu – Tiroid bezinizi, tüm boynunuzu, anormal kitle ve lenf bezlerinin varlığı açısından inceleyen, ses dalgaları yardımıyla görüntü elde eden, zararlı ışınlara maruz kalınmadan uygulanan bir yöntemdir. . İnce iğne aspirasyon biyopsisi – Tiroid kanseri teşhisi için kullanılan en önemli testtir. Bu ayakta yapılan bir tanı prosedürüdür, yani geceyi hastanede geçirmek zorunda kalmazsınız. Küçük bir hücre örneğinin alınmasını sağlamak için boynunuzdaki şişliğe ultrason eşliğinde veya onsuz küçük bir iğne batırılır. Numune daha sonra mikroskop altında incelenir. Bu test genellikle tiroid bezinizde kanserli hücrelerin bulunup bulunmadığını ve eğer varsa ne tür tiroid kanserine sahip olduğunuzu ortaya çıkarabilir. . Bilgisayarlı tomografi . Manyetik rezonans görüntüleme Çoğu durumda, tiroid kanserini dışlamak mümkün olmadığında, tiroid bezinin kitle veya şişlik içeren tarafının çıkarılması için ameliyat önerilecektir.
DevamıÖnerilen tedavi planınız, kanserinizin türüne, derecesine ve gerçekten tam bir tedavinin sağlanıp sağlanamayacağına bağlı olacaktır. Diferansiye tiroid kanserleri (papiller ve foliküler kanserler), tiroid bezinin çıkarılmasına yönelik cerrahi (tiroidektomi) ve kalan kanser hücrelerini yok eden ve tiroid kanserinin tekrarlamasını önleyen atom tedavisi (radyoaktif iyot tedavisi) kombinasyonu kullanılarak tedavi edilir. Medüller tiroid karsinomları DTC lerden daha hızlı yayılma eğilimindedir, bu nedenle tiroid bezinizin yanı sıra yakındaki lenf düğümlerinin de çıkarılması gerekebilir. Anaplastik tiroid kanseri en saldırgan tür olduğundan, mümkünse tüm tiroid dokusu ve etrafındaki tümöral dokular tamamen çıkarılır. Genellikle ışın (radyoterapi) ve ilaç tedavileri de cerrahi tedaviye eklenir.
DevamıTiroid kanseri öyküsü olan kişilerin tahmini olarak %5 ila %20 sinde hastalık tekrarlar. Yaklaşık %10 ila %15 inde ise kanserli hücreler, kemikler gibi vücudun diğer bölgelerinde kendini yeniden gösterir. Kanserli hücreler bazen ameliyattan ve radyoaktif iyot tedavisi tamamlandıktan yıllar sonra tekrar ortaya çıkabilir. Nükseden kanserli hücrelerin hızla tedavi edilebilmesi için düzenli kontrollere gitmeniz önemlidir.
DevamıTiroid kanserinden kesin bir korunma yöntemi maalesef yoktur. Mevcut kanıtlara göre, sağlıklı ve dengeli beslenmek, tiroid kanseri ve diğer tüm kanser türlerine yakalanmaktan kaçınmanın en iyi yoludur. Bol miktarda taze meyve ve sebze (günde en az 5 porsiyon) ve tam tahıl içeren, az yağlı, yüksek lifli bir diyet önerilir. Medüller tiroid kanserinde ailesel geçiş olabileceğinden genetik test yapılarak risk durumunuz belirlenebilir. Eğer risk altındaysanız, henüz kanser gelişmeden tiroid bezinizi aldırmanız önerilebilir.
DevamıTiroid kanserinin ilk belirtileri nelerdir, genellikle belirti vermez. Guatr nedeniyle takip edilen hastalarda veya tesadüfen başka bir hastalık için yapılan tetkiklerde ortaya çıkabilir. Nadiren boyunda kitle, ses kısıklığı, yutkunma güçlüğü; çok nadiren de kemik kırıkları veya hipertiroidi (zehirli guatr) ile ortaya çıkabilir.
DevamıMalign melanom tehlikeli mi, Bu rahatsızlık, çok ciddi ve tehlikeli bir boyut kazanmaktadır. Erken teşhis edilmediği takdirde ölüm ile sonuçlanabilmektedir. Vücudunuzdaki benler, kanser işareti olabilir. Özellikle yaz aylarında güneş ışınları sonucu oluşan lekeler, Malign Melanom kanserini tetikleyebilmektedir.
DevamıBazal hücreli karsinom en sık nerede görülür, Bazal hücreli karsinom en sık görülen malign kutanöz tümördür. Sıklıkla baş ve boyun bölgesinde UV maruziyetinin yoğun olduğu alanlarda görülmesine rağmen; gövde bölgesinde daha nadir olarak karşımıza çıkmaktadır.
Devamı