Meme Kanseri
Genel Bakış
Meme kanseri, anormal meme hücrelerinin kontrolden çıkarak kötü huylu tümör oluşturduğu bir hastalıktır. Kontrol edilmezse tümörler vücuda yayılabilir ve hayatı tehdit edebilir.
Halk arasında meme kanseri; kötü huylu tümör, kötü ur, yayılan cins, dişi tümör (erkeği, üreme-yayılma kabiliyeti olmayan tümörü ifade eder) olarak da ifade edilir.
Meme kanseri hücreleri, süt kanallarında ve/veya memenin süt üreten lobüllerinde başlar.
En erken form (in situ karsinoma=evre sıfır) hayatı tehdit edici değildir.
Lenf düğümlerine veya diğer organlara yayılmaz. Kanser hücreleri yakındaki meme dokusuna yayılabilir. Bu durumda memede topaklar veya kalınlaşmaya neden olan tümörler oluşturur.
Daha ileri evre kanserler (invaziv kanserler) yakındaki lenf düğümlerine veya diğer organlara yayılabilir (metastaz yapabilir). Metastaz ölümcül olabilir.
Tedavi; kişiye, kanserin türüne ve yayılımına göre belirlenir.
Meme kanseri tedavisi genel olarak; ameliyat, ışın (radyasyon) ve (kemoterapi, immunoterapi) tedavilerini kapsar.
Hastalığın Sıklığı
Meme kanseri, kadınlarda görülen en sık kanser türü olup, her dört kadın kanserinden biri meme kanseri olarak ortaya çıkar. Kadınlarda ortalama yaşam süresinin 80 yıl olduğu düşünülürse, her 8-10 kadından birinde yaşamı boyunca meme kanseri teşhisi konulacaktır (yaklaşık %12).
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, 2020 yılında dünya çapında 2.300.000 kadına meme kanseri teşhisi konmuş ve 685.000 ölüm saptanmıştır.
2020 yılı sonu itibarıyla, son 5 yılda meme kanseri tanısı alan 7,8 milyon kadının hastalıkla yaşamını sürdürdüğü tespit edilmiştir. Meme kanseri dünyanın her ülkesinde, ergenlik döneminden sonra her yaşta kadınlarda görülmekte, ancak ilerleyen yaşlarda artan oranlarda ortaya çıkmaktadır.
Kimler Risk Altındadır?
Kadın cinsiyeti en güçlü meme kanseri risk faktörüdür. Meme kanserlerinin yaklaşık %0,5-1'i erkeklerde görülür. Erkeklerde meme kanserinin tedavisi kadınlarla benzer ilkelerle yapılır.
- Yaşın ilerlemesi
- Aşırı kilo
- Ailede meme kanseri öyküsü
- Radyasyona maruz kalma öyküsü
- Üreme geçmişi (ilk adet yaşı ve ilk hamilelik yaşı gibi)
- Alkol ve sigara kullanımı
- Doğum kontrol haplarının uzun süreli kullanımı
- Menopoz sonrası uzun süreli hormon tedavisi
Meme kanserlerinin yaklaşık yarısı cinsiyet (kadın) ve yaş (40 yaş üstü) dışında, herhangi bir meme kanseri risk faktörü olmayan kadınlarda gelişmektedir.
Ailede meme kanseri öyküsü meme kanseri riskini artırır, ancak meme kanseri tanısı alan kadınların çoğunda bilinen bir aile öyküsü yoktur. Bilinen bir aile öyküsünün olmaması, bir kadının mutlaka risk altında olmadığı anlamına gelmez.
Bazı kalıtsal yüksek geçişli gen mutasyonları meme kanseri riskini büyük ölçüde artırır. Bunlardan en baskın olanı BRCA1 ve BRCA2 genlerindeki mutasyonlardır. Bu ana genlerde mutasyon olduğu tespit edilen kadınlar, her iki memenin ameliyatla alınması gibi risk azaltma stratejilerini değerlendirebilirler.
Belirti ve Bulgular
Meme kanseri tanısı alan kadınlarda, özellikle ileri evrelerde birden fazla belirti birlikte görülebilir. Kanser henüz erken evredeyken çoğu hasta herhangi bir belirti göstermeyecektir.
Meme kanseri belirtileri şunları içerebilir:
- Genellikle ağrısız sertlik, şişlik
- Memenin boyutunda, şeklinde veya görünümünde değişiklik
- Ciltte çekinti, kızarıklık veya ödem (meme derisinde kalınlaşma, portakal kabuğu manzarası)
- Meme başı görünümünde veya meme başını çevreleyen kahverengi deride (areola) çekinti, yara, kabuklanma vs.
- Meme ucundan kendiliğinden anormal veya kanlı sıvı gelmesi.
Memesinde kitle (sert topak) olan kişiler, kitle acı vermese bile bir doktora başvurmalıdır.
Meme kitlelerinin çoğu kanser değildir. Kanserli meme kitlelerinin, küçük olduklarında ve yakındaki lenf düğümlerine yayılmadıklarında başarılı bir şekilde tedavi edilme olasılıkları daha yüksektir.
Meme kanserleri vücudun diğer bölgelerine yayılabilir ve başka belirtileri tetikleyebilir. Çoğu zaman ilk yayılma bölgesi koltuk altındaki lenf düğümleridir. Metastaz yapmış koltuk altı lenf bezleri el ile muayenede fark edilebilir veya fark edilemeyebilir. Zamanla kanserli hücreler akciğerler, karaciğer, beyin ve kemikler dahil diğer organlara yayılabilir. Bu bölgelere ulaştıklarında kemik ağrısı veya baş ağrısı gibi kansere bağlı yeni şikayetler ortaya çıkabilir.
Teşhis Yöntemleri
Meme kanserini bulmak veya teşhis etmek için kullanılan testler genel olarak;
- Meme Ultrasonu. Meme içindeki alanların sonogram adı verilen resimlerini oluşturmak için ses dalgalarını kullanan bir makinedir.
- Tanısal mamografi. Memede kitle gibi bir sorun varsa veya memenin bir bölgesi tarama mamografisinde anormal görünüyorsa, tanısal mamogram çektirmek gerekebilir. Bu, memenin daha ayrıntılı bir röntgenidir.
- Manyetik rezonans görüntüleme (MRI). Bilgisayara bağlı bir mıknatıs kullanan bir tür vücut taramasıdır. MRI taraması memenin içindeki alanların ayrıntılı resimlerini çekecektir.
- Biyopsi. Bu, mikroskop altında incelemek ve daha fazla test yapmak için memeden doku veya sıvının alındığı bir işlemdir. Farklı biyopsi türleri vardır (örneğin ince iğne aspirasyonu, kalın iğne biyopsi veya açık biyopsi).
Tedavi
Meme kanseri tedavisi, kanserin alt tipine ve koltuk altı lenf düğümlerine (evre II veya III) veya vücudun diğer bölgelerine (evre IV) ne kadar yayıldığına bağlıdır.
Kanserin tekrarlama (nüks) olasılığını en aza indirmek için bazı tedavi yöntemleri birlikte kullanılır. Bu tedavi yöntemleri;
1. Meme tümörünü çıkarmak için ameliyat
2. Meme ve çevre dokularda tekrarlama riskini azaltmak için radyasyon (ışın) tedavisi
Meme kanseri tedavileri erken başlanıp tamamlandığında daha etkilidir ve daha iyi tolere edilir.
Meme kanseri cerrahisi/ameliyatları, iki bölümden oluşur:
1. Memenin ameliyatı
2. Koltuk altı lenf bezlerinin ameliyatı
Meme ameliyatında sadece kanserli doku (meme koruyucu cerrahi, lumpektomi, parsiyel mastektomi, segmental mastektomi gibi adlar verilir) veya memenin tamamı (mastektomi) çıkarılabilir.
Cerrah ayrıca, ameliyat sırasında lenf düğümlerini de çıkarabilir. Geçmişte kanserin yayılmasını önlemek için koltuk altındaki lenf bezleri ve yumuşak dokunun tamamen çıkarılmasının (tam koltuk altı diseksiyonu) gerekli olduğu düşünülüyordu. Daha az komplikasyona yol açması nedeniyle, artık “nöbetçi düğüm biyopsisi” (sentinel lenf nodu biyopsisi) adı verilen daha küçük bir lenf düğümü işlemi tercih edilmektedir.
Radyasyon (ışın) tedavisi, meme dokusunda ve/veya lenf düğümlerinde geride kalan mikroskobik kanser kalıntılarını tedavi eder ve kanserin göğüs duvarında tekrarlama olasılığını en aza indirir.
İlerlemiş kanserler deriyi aşındırarak gözle görülen ve ülserasyon adı verilen açık yaralara neden olabilir. Bu yaralar her zaman ağrılı olmayabilir. İyileşmeyen göğüs yaraları olup doktora gitmemiş kadınların, bu dokudan parça alınması (biyopsi işlemi) için değerlendirilmek üzere mutlaka bir cerraha başvurması gerekir.
ER veya PR negatif olan kanserler "hormon reseptörü negatiftir" ve kanser çok küçük olmadığı sürece kemoterapiyle tedavi edilmeleri gerekir. Günümüzde mevcut olan kemoterapi rejimleri, kanserin yayılma veya tekrarlama olasılığını azaltmada çok etkilidir ve genellikle ayakta tedavi olarak verilmektedir. Meme kanseri kemoterapisi genellikle komplikasyon olmadığında hastaneye yatmayı gerektirmez.
Radyoterapi (ışın tedavisi) meme kanseri tedavisinde çok önemli bir rol oynamaktadır. Erken evre meme kanserlerinde radyasyon, bir kadının mastektomi yaptırmak zorunda kalmasını engelleyebilir. Ayrıca radyoterapi, mastektomi yapılmış olsa bile kanserin tekrarlama riskini azaltabilir. Meme kanserinin ileri evresi için, bazı durumlarda radyasyon tedavisi hastalıktan ölüm olasılığını azaltabilir.
Meme kanseri tedavilerinin etkinliği, gerekli tüm tedavilerin tam olarak uygulanıp uygulanmamasına bağlıdır. Kısmi tedaviyle olumlu bir sonuç elde etme olasılığı daha düşüktür.
Dünyada Durum
Yüksek gelirli ülkelerde, yaşa göre değerlendirilen meme kanseri ölümleri 1980'ler ile 2020 arasında %40 azalmıştır.
Dünya Sağlık Örgütü, küresel meme kanseri ölümlerini yılda %2,5 azaltmayı ve böylece 2020 ile 2040 yılları arasında dünya çapında 2,5 milyon meme kanseri ölümünü önlemeyi hedeflemektedir.
Bu hedeflere ulaşmaya yönelik üç temel dayanak şunlardır:
- Erken teşhis imkanlarının geliştirilmesi
- Zamanında teşhis imkanına ulaşılması ve
- Kapsamlı meme kanseri yönetimi
Kadınlar arasında meme kanserinin belirti ve bulguları konusundaki farkındalığı artırma ve aileleriyle birlikte erken teşhis ve tedavinin önemini kavramalarını sağlamaya yönelik eğitim, daha fazla kadının meme taramalarına katılımını ve meme kanserinden ilk şüphelendiğinde aile hekimlerine başvurmalarını sağlayacaktır. Böylece daha erken teşhis edilmiş bir meme kanserinin, %90’ların üzerinde olasılıkla tedavisi mümkün olacaktır.